Alt İşverenlikte / Taşeronlukta Yeni Dönem
Yıllardır alt işverenlik sektörünün içerisinde yer alan bir yönetici olarak, alt işverenliğin şekil değiştirdiği bu günlerde değişimin seslerini duymayanlara bu sesi duyurmak ve bu yeni döneme en uygun pozisyonu almak isteyenlere rehber olması amacı ile bu makaleyi yazma gereği hissettim.
Makaleyi daha anlaşılır olması açısından 4 bölüme (eskiden alt işverenlik, ne değişti, yeni dönem alt işverenlik ve ne yapmalı) ayırarak paylaşıyorum.
Eskiden At İşverenlik: “Bununla da biz mi uğraşacağız?”
Ülkemizde alt işverenliğin uyandırdığı intiba ne yazık ki gelişmiş ülkelerdekinden ciddi farklılıklar gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde alt işverenlik “uzmanlarla yapılan işbirliği” olarak algılanırken ülkemizde bu algı “boş işleri yapacak insan gücü” seviyesine kadar indirgenebiliyor.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki alt işverenlik müessesesi yıllar boyunca kısa süreli, ağır, tehlikeli ve katma değersiz işlerin sorumluluk almadan yaptırılması amacına hizmet etti. Sorumluluktan kaçmak adına tek sayfalık sözleşmeler imzalandı, personellerin kaderi alt işveren firmanın ahlakına terk edildi. Maaşları, hafta tatilleri, mesaileri, yıllık izinleri, kıdemleri vb. gözetilmeksizin emek hırsızlıkları yapıldı. Sonuç olarak “alt işveren / taşeron” tanımları ülkemize özgü bir hal alarak “taşeronluk = tatilsiz / tazminatsız / yasal haksız çalışma” şeklinde anlamlar edindi. Yasal mevzuat alt işveren personellerini korumaktan ne kadar uzak ise, alt işverenlik sektörünün kriter yoksunluğu ve asıl işverenlerin umursamazlığı da sektörü art niyetli kişiler için o derece cazip hale getirdi.
Ne değişti? “Artık Avrupalı oluyoruz.”
Alt işverenliğin ülkemizdeki son dönem dönüşümü göz önüne alınırken Avrupa birliği Müktesebatına özel bir yer açılması gerekiyor. Milletçe sürekli düşünüp bir türlü sonuca ulaşamadığımız bir huyumuz vardır ya; “neden hep plansız ve aceleciyiz?” Bu sorunun cevabı; yaptıklarımızı bir takvime uydurmaya çalışmamızdır. Bu takvim AB takvimidir. Türkiye’nin de uymakla yükümlü olduğu AB kriterlerinin iş dünyasına (özellikle de alt işverenlik sektörüne) en yoğun biçimde yansıması geçtiğimiz birkaç sene içerisinde oldu. Büyük küçük birçok değişimin bir araya gelmesi neticesinde oluşan iş ortamının genel hali daha önemliyse de, alt işverenlik sektörünün seyrine yön verecek önemde gelişmeler de yaşandı. Nedir bunlar?
1- Alt işverenlerin, asıl işverenin SGK Sicil Numarasına eklenen aracı kodlar ile çalışması.
2- Zorunlu Genel Sağlık Sigortası uygulaması.
3- 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
4- Şu anda mecliste görüşülmekte olan torba yasada yer alan içerikler
1- Alt işverenlerin, asıl işverenin SGK Sicil Numarasına eklenen aracı kodlar ile çalışması: Alt işverenlik önceden alt işveren firmanın kendisine ait SGK Sicil Numarası üzerinden personel alımı yaparak, personelin görevlendirme yazısı ile çalışacağı yere tayin edilmesi şeklinde yapılırdı. Bu durumda alt işveren ile asıl işvereni SGK nezdinde birbirine bağlayan hiçbir durum yoktu. Bütün personeller alt işverenin işyerinde çalışıyor görünüyorlar, bir şikayet veya olay olmadıkça da asıl işverenle alakaları bilinmiyordu. Yeni sistemde ise alt işveren firma, asıl işveren firmanın SGK Sicil Numarasına bağlı bir işyeri açılışı yapıyor ve o işverene hizmet verecek personellerin girişlerini o işyerine yapıyor. Dolayısıyla SGK nezdinde hangi personelin hangi tesiste ve hangi asıl işverene hizmet verdiği belirleniyor. Bu durum bütün alt işveren personellerinin asıl işveren tarafından takip edilmesini, ödemelerinin kontrol edilmesini, asıl işverenin faydalandığı hemen her haktan faydalanmasının sağlanmasını beraberinde getiriyor. Alt işveren personeli ile asıl işveren personeli arasındaki makas bir miktar kapanıyor.
2- Zorunlu Genel Sağlık Sigortası uygulaması; bütün TC vatandaşlarının ayrım olmaksızın sağlık sigortası kapsamına girmesi projesidir. (Konu hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.) Zorunlu Sağlık Sigortası, bir ay içerisinde 30 günden az çalışan personellerin eksik günlerinin kendileri tarafından ödenmek sureti ile tamamlanması esasına dayanan bir uygulama. Bu uygulama neticesinde ayda 30 günden az çalışan personellerin bulundukları yerlerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına giderek gelir testi yaptırmaları ve SGK’ya her ay ödeme yapmaları gerekiyor. Alt işverenlik sektörüne yansıması ise şu noktada oluyor: Zaten ayda 10-15 gün çalışan Yevmiyeci (çağrı üzerine çalışan) personellerin aldıkları ücretin bir kısmını SGK’ya ödemeleri gerektiğinden çalışmama iradesi ağır basıyor. Ailede çalışan bir başkasının üzerinden sigortalı görünmek tercih sebebi oluyor. Sonuç olarak; alt işverenlik sektöründe çok önemli bir işgücü olan Yevmiyeci (çağrı üzerine) çalışma sistemine büyük bir darbe vuruluyor.
3- 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu; sayısına bakılmaksızın her çalışanın işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve tam zamanlı sağlık personeli gibi uzmanlardan hizmet almaları esasına dayanıyor. Personel çalıştırılan işyerlerinde iş güvenliği bazlı Risk Analizi ve Acil Durum Eylem Planları oluşturmak ve bu planlarda yer alacak personellere yetkili kuruluşlar kanalı ile sertifikalı yangın eğitimi, ilkyardım eğitimi vb. eğitimleri aldırmak gerekiyor. Bununla da kalmıyor, her personelin iş güvenliği eğitimlerine ek olarak meslek eğitimi alması ve bunun periyodik olarak tekrarlanması gerekiyor. Çalışan sayısı 50’nin altında ise asıl işverenin oluşturmuş olduğu İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’na temsilci atanması, 50’nin üzerinde ise bizzat kurul oluşturulması gerekiyor. Dolayısıyla personel çalıştırmak her geçen gün daha da zor ve maliyetli bir hal alıyor.
4- Şu anda mecliste görüşülmekte olan torba yasada yer alan içerikler; alt işverenlik dünyasını yakında ilgilendiriyor. Taslaklar üzerinde yaptığım incelemelerde değişimin sadece bir kaç maddeye değil, alt işverenlik zihniyetine yönelik olduğu kanısına vardım. Çünkü pakette alt işveren ile asıl işverenin müteselsil (birlikte) sorumluluk ilkesinin yerine asıl işverenin öncelikli sorumlu olması, sadece İş Kanunu kapsamında ifa edilen sorumluluk ilkesinin artık kurumlar (SGK, İŞKUR vb.) nezdinde de ifa edilmesi, kıdem tazminatı fonu oluşturulması gibi radikal maddeler var. Devlet asıl işverene açıkça “Alt işvereni artık senin bir departmanın olarak kabul ediyorum. Her türlü işlemin birincil sorumlusu sensin. Takip et, kontrol et ve ödet. Yoksa ben senden alırım.” demeye başlıyor.
Yeni Dönem Alt İşverenlik: “Seninle mi uğraşacağız?”
Eskiden asıl işveren alt işverene “Bununla da biz mi uğraşacağız?” derdi. Artık alt işveren asıl işverene “Seninle mi uğraşacağız?” diyecek!
Açıklayacak olursak; yeni dönemde o kadar çok şey değişti ve işverenlere o kadar fazla sorumluluk yüklendi ki, alt işveren firmalar az sayıda personelin çalıştığı ve kısa süreli işlerle uğraşmak istemiyorlar. Eskiden 3-4 kişi ile haftanın 2-3 günü yapılan beden gücü ile yükleme işlemi için bugün; asıl işverenin SGK numarasına bağlı şube açılışı, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, risk analizi, acil durum eylem planı, personel eğitimleri vb. yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekiyor. Hepsini yapmayı göze aldık diyelim; yevmiyeci (çağrı üzerine çalışan) personel nerede? Zorunlu Sağlık Sigortası ödemesi onun aklını çeliyor ve iş çözümsüz bir hal alıyor.
Artık devir değişiyor. Alt işveren firmalar zaten çalışmakta oldukları firmalara hizmet vermekte zorlanmazken yeni taleplere cevap veremez hale geliyor. Çünkü hali hazırda hizmet verilen firmada yeni dönemin gerektirdiği her yükümlülük yerine getirilmiş ve sistematiğe bağlanmış durumdayken, yeni bir firmaya hizmet vermeye başlamak son derece külfetli ve maliyetli bir hal alıyor. Geçmişte en ufak işlere bile talip olan alt işveren firmalar artık kısa süreli, yevmiye usulüne dayalı ve az sayıda personel barındıran projelerle ilgilenmeyecekler. Asıl işveren firmalar, arasalar da küçük işlerini yaptıracak alt işveren firma bulamayacaklar.
Ne yapmalı?
Ya bir alt işveren firma ile sürekli çalışacaksınız, ya da bir daha alt işveren firmalar ile çalışamayacaksınız.
Bu yeni döneme ayak uydurmak için her tesisin bir alt işveren firma ile çözüm ortaklığına gitmesi gerekiyor. Güvenilir bir alt işveren firma belirlenerek tesislerde alt işverenlerin yapabileceği işlerin devir edilmesi ve uzun soluklu bir işbirliği tesis edilmesi en mantıklı çözüm yolu. Bir alt işveren firma ile sağlıklı bir ilişki kurulduktan ve alt işveren firma bütün yükümlülüklerini yerine getirerek sistematiğe oturttuktan sonra tüm taleplerinize cevap verebilir.
Not: “Buluruz o işleri de yapacak bir alt işveren” diye düşünüyorsanız haklısınız, bulursunuz. Ancak İş Sağlığı ve Güvenliği dahil bütün kanuni koşulların sağlanmasından asıl işveren olarak sorumlu olduğunuzu ve cezaların bir hayli yüksek olduğunu sakın unutmayınız.
Eğer bu makaleyi yararlı bulduysanız aşağıda yer alan sosyal medya ikonları aracılığıyla paylaşır mısınız? Bu sayede siz de üzerinize düşen bilgi paylaşma yükümlülüğünü yerine getirmenin gururunu yaşayabilirsiniz.